İçimdeki Yolculuk
Kişisel Blog

Buraya Şiirlerimi Yazıyorum..
_edited.jpg)
Her Şey Sessiz
Kimseye söylemeden büyüyen yaralar var
pencerelerin arkasında bekleyen
ve hiç kimseye varamayan sesler gibi
Zaman aceleyle yürüyen bir yabancı
omuzuma çarparak geçiyor yanımdan
dönüp bakmıyor bile
Günler uzun geceler daha da uzun
bir sokak lambasının altında
aynı yüzleri görüyorum tekrar tekrar
hepsi biraz ben
hepsi biraz suskun
Kapılar kapandı çoktan
ardında yankılar kaldı sadece
ne gelen vardı bu sokaklara
ne de gidenin izi sürüldü
Ve anlıyorum
yalnızlık insanın kendi içinde
kurduğu en büyük kenttir
Şehrin taşları suskun
geceler kendi üzerine kapanıyor
ne ışık var bu pencerelerde
ne de adı konmuş bir ses
Bazı yollar ne varmak içindir
ne de beklemek için

Eksik Kalan Cümleler
Gün erkenden eksiliyor içimden.
Balkonda sigaram yanar, kahvem soğur
Ama ev hâlâ yalnızlıkla doludur.
Her taşın içinde biraz şüphe taşırım,
cami avlusunda yalın ellerde bir iz ararım.
Cevapsız mektuplar yazarım hâlâ.
Odanın duvarları arasında, pencere kenarında hayatı kaçırmanın eşiğindeyim.
Yok kimseye anlatacağım bir şey;
sözlerim de eksildi zaten.
Günlerdir yazıyorum...
Saysak da, saymasak da, yazıyorum.
Ve biliyorum, sokak lambaları da
sadece gölgemi büyütmek için yanıyor.
Pencere kenarında bekleyen saat
hep bana karşı işliyor.
Bir gülün dalında değil,
bir yarım cümlenin ucunda soluyorum.

Yükün Sessizliği
Her acı biraz daha açıyor kapıları,
Her hüzün içimde yeni bir iz bırakıyor.
Sevincin kıymeti, kederin gölgesinde;
Umut, karanlığın içinden sızıyor.
Başlangıçlar bitişi çağırır her defasında.
Yaşam bazen, gerçekle düş arasında bir boşluk.
Benim yüküm ağır, beklentim az, düşlerim kırık.
Bir kalabalık içindeyim ama hiçbir yere ait değilim.
Suskun sokaklarda ağır ağır yürür zaman,
ne gölge kalır ne de izler peşimde.
Kendi içimde çoğalan bir boşluk var,
her sessizlik yeniden tanıştırır beni kendime.
İnsanı insana sığdırmak zor,
her bakış başka bir perde indirir önüme.
Şimdi bir taşın yuvarlanışı gibiyim yokuşta,
her çarpışta biraz daha aşınıyorum.

